Golan Tepeleri’ne Nükleer Tehdit / Bassel Oudat

27 Kasım 2008 Perşembe

Bu yazı Sizden Önce Kere Okundu

Suriye Dışişleri Bakanlığı, Birleşmiş Milletler’in Filistin topraklarında insan hakları ihlallerini araştıran bir komisyonuna sunduğu
, yıllık, “Golan’da yaşayan Suriye yurttaşlarının sorunları” raporunda, İsrail’i “Golan’a nükleer, radyoaktif, zehirli maddeler gömmek ve halkı ciddi hastalıklarla karşılaşma tehlikesine atmakla” suçladı. Rapor aynı zamanda “işgal altındaki Golan’da yaşayan Suriyeli yerleşimcilerin yaşam standartlarının günden güne kötüye gittiğini” de vurguladı.

Suçlamalar yeni değil, Suriye 2003 yılının Ağustos ayında, Hermon Dağı olarak da bilinen, işgal altındaki Suriye toprakları içinde kalan Jabal El Şeyh’te İsrail ordusuna bağlı özel birliklerin tünel kazdığını iddia etmiş ve bu tünellerin nükleer atık gömmek için kazıldığını söylemişti. O tarihten beri, Suriye sürekli, Hermon Dağı’ndaki bu gizli tünellerin, İsrail’in Dimona reaktöründen taşınan radyoaktif atıkların gömülmesinde kullanıldığını iddia ediyor.

Suriyeli yetkililer, İsrail tarafından gerçekleştirilen bu atık gömme işleminin herhangi bir askeri tehditten daha tehlikeli olduğunu, bütün bir bölgeyi ve çevresini tehlikeye attığını söylüyorlar.

2003 yılı Aralık ayında Suriyeli görgü tanıkları, İsraillilerin Hermon Dağı’nın zirvesi yakınlarında 6 metre çapında ve 100 metre derinliğinde tüneller kazdığını söylemiş ve tünellere asansörler ve yürüyen merdivenlerin de yapıldığını eklemişlerdi.

Suriye yayın organlarının yazdıklarına göre sivil ve resmi giyimli bazı İsrailli askerler tünelleri düzenli olarak denetliyorlar ve kamyonlar, çimentoyla kaplanmış bazı maddeleri tünellere döküyorlar.

Bu iddiaların doğruluğu tartışıladursun, Suriyeli yetkililer, İsrail’in bahsedilen nükleer atık işlemi hakkında daha fazla detaylar ortaya koymaya devam ediyorlar.

Suriyeli kaynaklara göre, İsrail dağın sınırına da nükleer savaş başlıkları depolamak için bir tünel kazdı ve Golan’ı bombalar, yanıcı radyoaktif maddeler ve taktik nükleer tuzaklar gibi çeşitli bubi tuzaklarıyla doldurdu. Bu operasyonları İsrail ordusundan bir birliğin özel olarak yönettiği iddia ediliyor. Yine Suriyeli yetkililere göre, İsrail Hermon Dağı’na nükleer atıklar gömerek, 1967 savaşından beri işgal altında tuttuğu Golan üzerinde Suriye’nin olası bir hak iddia etmesinin de önüne geçmek istiyor.

2004 yılının başlarında da BM’de görevli bir Suriyeli yetkili, İsrail’i, işgal altındaki Golan’a radyoaktif maddeler gömmekle suçlamıştı bunun üzerine Suriye hükümeti, Suriyeli ve Filistinli vatandaşlara İsrail’in Suriye-Filistin sınırı yakınlarına radyoaktif maddeler gömdüğü yönünde uyarılar yollamıştı.

İsrail’in Dimona reaktöründe çatlaklar bulduğunu kabul etmesi ve reaktörün yakınında bulunun vatandaşlarına iyodin hapları* dağıtması üzerine Suriye o dönemde, İsrail’in bölgedeki kuruluşlarının izlenmesi için uluslararası denetleme istemişti.

Knesset’in** Arap üyeliğini de yapmış olan İssam Makhoul, İsrail’in Golan’da sözü edilen nükleer atık gömme işleminin insanlık suçu olduğunu, İsrail’in insan, hayvan ve bitki hayatını tehlikeye attığını söyledi.

İsrail ise bütün bu iddiaları reddederek Golan’da sadece anti-tank siperleri kazdığını iddia ediyor.

İsrail, Golan’ı 1967 yılında işgal etti ve yaklaşık 130 bin insanı bölgeden çıkardı. 130 Suriye köyü ve 112 çiftlik İsrailli işgalciler tarafından yıkıldı ve o günden bu yana İsrail Golan’a 20 bin İsrailli yerleşimci getirdi. Suriyeli kaynaklara göre İsrail Ordusu bölgede 600 askeri nokta kurdu.

Knesset 1981 yılı Aralık ayında Golan’ı topraklarına katan ve orada yaşayanlara İsrail vatandaşlığına geçme hakkı tanıyan bir yasa çıkardı. Bölgenin Suriyeli yerleşimcileri İsrail vatandaşlığına geçmeyi tabii ki kabul etmedi.

İsrailliler Golan’ın İsrail’in güvenliği açısından Suriyelilere iade edilemeyecek kadar önemli olduğunu söylüyorlar. Suriye ise Golan sorunu çözülmeden önce İsrail ile herhangi bir anlaşma imzalanmasının mümkün olmadığını söylüyor.

Sivil nükleer programının yanı sıra, 1958 yılında Fransa’nın desteğiyle başlayan ve o günden bu yana ABD’nin ve Güney Afrika’nın dikkate değer yardımlarını alan Gizli askeri nükleer programıyla İsrail bugün dünyanın 6. büyük nükleer gücü olarak kabul ediliyor.

Uluslararası tahminlere göre İsrail son 30 yılda, sınırlı hedefleri vurabilecek küçük savaş başlıklarından büyük şehirleri yok edebilecek büyük savaş başlıklarına kadar çeşitli ebatlarda 200 kadar nükleer savaş başlığı üretti.

İsrail’in 100 nükleer savaş başlığı daha üretebilecek kadar uranyum ve plütonyuma sahip olduğu tahmin ediliyor. Eriha Füze Sistemi sayesinde İsrail bu başlıkları 1500 km uzaklıktaki hedeflere kadar yollayabiliyor.

İsrail bölgede nükleer silaha sahip olan tek ülke ve nükleer üretimi azaltmaya yönelik anlaşmaları ya da uluslararası denetçilerin tesislerinde denetim yapmasını sürekli reddediyor.

İsrail’in işgal altındaki Golan’a nükleer atık gömdüğüne dair Suriye tarafından verilen bu bilgiler, Suriyenin bölgede İsrail tarafından inşa edilen tünellerin araştırılması için uluslararası kuruluşlara yaptığı yardım talepleri zincirinin en son halkasını oluşturuyor.

Suriye hükümeti aynı zamanda bölgedeki bütün kitle imha silahlarının yasaklanmasını da talep etti. Şam şu anda bölge için tehlikenin, nükleer çatışma olasılıkları kadar nükleer atık gömmekten de kaynaklandığını belirtiyor.


Çevirenin Notları:

* Potasyum İyodin: İnsanların nükleer patlamalarda açığa çıkabilen bir madde olan radyoaktif iyodinin (iyodin 131) neden olduğu tiroid kanserine karşı korunması için potasyum iyodin (KI) kullanımı ve reçetesiz olarak satışı onaylanmış bir ilaçtır.


** Knesset: İsrail Parlamentosu. 120 üyeden oluşuyor ve Knesset’te Arap milletvekilleri de bulunuyor. Bahsi geçen İssam Makhoul 1999–2006 yılları arasında Knesset’te bulunmuş 2006 seçimlerinde ise seçilememişti.

El Ahram’daki İngilizcesinden Ercan Bayraz tarafından çevrilmiştir.

Ziyaretçilerimiz


Profile Visitor Map - Click to view visits