GAZZEDE'Kİ GUERNİCA-Victorio Arrigoni

28 Kasım 2008 Cuma

Bu yazı Sizden Önce Kere Okundu

Gazze’deki evim, kuşatma altındaki bir hayatın yaratabileceği tüm yoksunluklara meydan okuyup, panoramik deniz manzarasıyla, ruhum için sürekli mucizeler yaratıyor.
Daha doğrusu bu sabah cehennem pencereme vurana kadar böyleydi bu. Bu sabah Gazze’de, evimden birkaç yüz metre ileriye düşen bombaların patlama sesleriyle uyandık. Birkaç arkadaşım bu bombardımanda öldü. Şimdiye kadar 210 kişi hayatını kaybetti ve ne yazık ki bu sayı dramatik bir şekilde yükselmeye devam edecek. Bu eşi benzeri görülmedik bir kan banyosu. Penceremin karşısındaki limanı yıktılar, karakolları harap ettiler. Söylentilere göre batılı basın organları konuyu çarpıtıyorlar ve saldırıların sadece Hamas hedeflerine karşı cerrahi hassasiyetle gerçekleştirildiğini iddia eden İsrail askeri kaynaklarından aldıkları bilgileri yayınlıyorlarmış.

Gerçeklik farklı. Şehrin en büyük hastanesini, El Şifa’yı ziyaret ettiğimizde, hastane bahçesinde, yere serilmiş tedavi görmeyi bekleyen sivillerden ve yine aynı şekilde hemen yaralıların yanında yere serilmiş gömülme zamanlarını bekleyen sivil cesetlerinden oluşan kaotik bir yığılma gördük. Gazze’yi gözünüzde canlandırabiliyor musunuz? Her ev bir başka eve yaslanmış, binalar bir diğerinin üzerine binmiş. Gazze dünyada nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu şehirlerden birisi. Bunun anlamı ise şudur; yukarıdan bomba atarsan sivilleri katletmen kaçınılmazdır. Farkında olarak bunu yaparsanız, suçlusunuzdur, bu bir kaza değildir.

El Abbas’taki polis merkezinin bombalanması sırasında, karakolun komşusu olan ilkokul da patlamada ciddi bir şekilde hasar gördü. Olay okulun çıkış saatinde gerçekleşti ve çocuklar o an sokaktaydı. Birçoklarının mavi okul önlükleri kırmızı kanlara belendi. Deyr el Balah’taki polis akademisinin bombalanması sırasında hemen akademinin yakınlarındaki Gazze’nin en büyük pazarında alışveriş yapmaya çalışan insanlardan birkaçı da öldü. İnsan ve hayvan ölülerini gördük, kanları asfalttaki su oluklarında birbirlerine karışıyordu. Gerçeğe dönüşen bir Guernica tablosu. Ziyaret ettiğim birkaç hastanede üniformalı cesetler gördüm –bu gençlerden birçoğunu tanıyordum. Her sabah limana ya da her akşam şehrin merkezindeki kafeye giderken yolda onlarla selamlaşıyorduk. Bazılarının adlarını biliyordum. Bir isim, bir tarih, dağılmış bir aile. Birçoğu gençti, 18 veya 20 yaşlarında, neredeyse hiçbirinin politik bir yönelimi yoktu. Ne El Fetihli, ne Hamaslıydılar, İsrail’in canice kuşatması altında nüfusun %60’ının işsiz olduğu Gazze’de, eğitimlerini tamamladıktan sonra geçimlerini sağlayabilecekleri bir iş bulmak için polis teşkilatına kaydolmuşlardı. Propaganda yapmak hoşuma gitmez, gözlerimi konuşmaya bırakıyorum, kulaklarımda sirenlerin haykırışı ve patlayıcıların sağır eden sesi yankılanıyor.

Bugün kurbanların arasında bir tane bile terörist görmedim, sadece siviller ve polisler. İsrail bombardımanlarında katledilen polisler yılın herhangi bir gününde, şehrin aynı meydanlarında, aynı köşeleri kontrol ederken gördüğümüz polislerdi. Daha dün gece onlardan birkaçının evimin önünde soğuktan korunmak için nasıl çırpındığını görüp tebessüm etmiştim. Bu ölülerden bazılarının kefaretinin gerçeklikle ödenmesini istiyorum. Onların hiçbiri İsrail’e karşı bir kurşun bile sıkmadı, sıkamazlardı da -görev tanımı onlara bunu emretmiyordu. Şehir polisleriydiler ve sadece iç güvenlikle ilgileniyorlardı.

Bir kameram var ama bugün çok iyi bir kameraman olmadığımı keşfettim. Ne parçalanmış bedenleri çekebiliyorum ne de yaşlarla dolmuş gözleri. Yapamıyorum işte. Hemen ağlamaya başlıyorum. Ben ve ISM’nin (International Solidarity Movement -Uluslararası Dayanışma Hareketi ) diğer gönüllüleri bugün El Şifa’ya kan vermeye gittik. Oradayken bir haber aldım, Sara, çok sevdiğimiz bir arkadaşımız, evinin yakınındaki Cebaliye mülteci kampında şarapnel çarpması sonucu ölmüştü. Tatlı bir kişilik, mutlu bir ruh, ailesi için biraz ekmek almaya çıkmış. Geride 13 çocuk bıraktı…

Biraz önce Tofiq aradı, Kıbrıs’tan. Tofiq, Özgür Gazze Hareketi’nin (Free Gaza Movement) gemilerinden birine binerek, uçsuz bucaksız bir hapishaneyi andıran Gazze’den, başka bir yerde hayata yeniden başlamak için, ayrılmış olan şanslı Filistinli öğrencilerden birisi. Söz verdiğim gibi dayısını ziyaret edip onun selamını iletip iletmediğimi sordu. Beni bağışlamasını istedim ondan biraz tereddütten sonra, geç kalmıştım. Çok geç kalmıştım –liman civarında yaşayan dayısı birçokları gibi yıkıntıların arasında gömülmüştü. İsrail, iki hafta sürebilecek bir bombardıman kampanyasının daha ilk günleri bunlar, diyerek korkunç bir tehdit savurdu bizlere. “Medeni dünya”nın sessizliği, şehri ölüm ve terör örtüsüyle kaplayan bombaların korkunç gürültülerinden daha da sağırlaştırıcı…

[rebelion.org adresindeki ispanyolcasından Ercan BAYRAZ tarafından çevirilmiştir.


Guernica

Ziyaretçilerimiz


Profile Visitor Map - Click to view visits